Satranç bir çeşit savaş simülasyonudur. Kurallarını bilseniz de bilmeseniz de taşları hakkında az çok bilginiz vardır. Satranç bilenler her taşın hiyerarşik bir sınıfı temsil ettiğini bilir. En önemli taş ise şahtır. O yıkılır ise oyun biter.
Bugün satrancın aslında sadece bir oyun olmadığını hayata dair önemli ipuçları taşıması üzerine konuşacağız.
Şah yanına savaşı kazanmasına yardımcı olacak büyükbaşları alır. En önemlisi vezirdir. Kazanmak için belki de en önemli rol ona aittir. Tüm hareketleri yapabilme becerisine sahip tek taştır. Vezirin yanında fil, at ve kale bulunur. Bu savaşta en önde piyonlar bulunur ve ilk onlar feda edilir. Vasıfsız, hareketi kısıtlı ve önemsizdirler.
Bu savaşta şah sizsiniz. Gücünüzü yanınızdaki dostlarınızdan alabilirsiniz ve hayatınızdaki zorluklarda feda edebileceğiniz değersiz insanlara sahip olabilirsiniz.
Savaş başlar önden değersiz dostlarınızı gönderirsiniz ki arkadan gelecek güçlü dostlarınıza yer açılsın. Siz yanınızdaki dostlarınıza güvenip önünüzdeki güçsüzleri harcarsınız. Ancak onların değerini yanınızda sizin için savaşacak güçlü dostlarınız kalmayana kadar anlayamazsınız. Bir bakmışsınız feda edilmesi baştan belirlenmiş bir piyon ve siz kalmışsınız.
Satrancın önemli kurallarından biri şudur. Bir piyon tek başına kalır ve karşı tarafa ulaşmayı başarırsa istediğiniz taşa dönüşebilir. Buna başta çok güvendiğiniz vezir de dahil.
İşte bu kural oyunun en büyük hayat dersidir aslında. Sizin değersiz gördüğünüz ilk feda ettiğiniz dostlarınız canı pahasına sizin için en uzağa gidip her şeyi lehinizde değiştirebilir.
Çevrenizdeki insanları sınıflandırırken size olan yakınlığı ile değil sizin için göze alacağı şeylere bakın. Size en yakın görünen vezirin yokluğu oyunu kaybettirebilir elbet ama en uzak ve değersiz görünen piyonun oyunu kazandırabileceğini unutmayın.